Nübüvvet Minhâcı üzere Hilâfet olacaktır..(Ahmed b.h.)
Dil, Irk ve Medeni Farklılıklardan Dolayı Bugün Hilafet'in Kurulması Mümkün Değildir, İddiası gerçekten trajikomiktir.
Bu fikir tamamen ulus devlet anlayışına gark olmuş kişilerin hezeyanıdır. Evet, toplumlardaki gelişmişlik seviyesi farklıdır, anadillerinin ve ırklarının değişik olması da söz konusudur. Ancak böyle olması tek bir devlet
Nübüvvet ispatı
İslamı ispat konusunda nübüvvet delili en etkili ve temelli delil olmakla beraber Kuran’ın da başvurduğu bir delillendirme yöntemidir. Kuran’ın direk Allah kelamı mı yoksa hz. Muhammed’in (haşa) kendi kelamı mı olduğu ayrımında bir yere varmak gayesine matuftur.
Delil, Hz. Muhammed (sav)’in cebrailden vahiy aldığını bildirmesi üzerine bir tekzip
HK
İnsan kavramının kökü ( نسي "nesiye" ) dir ve insan oluş nisyandan gelir efendim
Nisyan unutmuşluktur
Onun için vahiy insan kavramını ekseri olumsuzlukla ZİKReder
Ki
İnsan aslına rücû etsin
Biz benî âdem'iz
Bizim için değer meleklerin secde ettiği form olan "halîfe varlık" olmaktır
Yaratıcının ismi/kanunu ile eylem
Hisar kapısı.
İşte cahiliye devri kendi kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlar kim güçlü ise onun haklı olduğu ve adeta orman kanunlarının geçerli olduğu tavuk keser gibi insan öldürüldüğü bir dönem bir devre şimdi! Cahiliye devrinin vahşetini görmek için bundan 1400 sene öncesine gitmeye gerek varmı? Yok o dönemi cahiliye yapan nübüvvet nurundan mahremiyettir şimdi bu asırda bu zamanda da nübüvvet nurundan mahrum olan topluluklar medeniyet perdesi altında cahiliye devrinin dibinde daha dehşetli belki yüz kat daha şiddetli bir cahiliye devrini yaşıyorlar. Görüyoruz şimdi kendi annesini kesen doğrayan kendi evlatlarının ebedi hayatlarını mahf eden veliler ve sadece insani nefsani duyguları ile hayata bağlanmış yemekten içmekten gezmekten başka hiç bir şey bilmeyen bir toplum aynen cahiliye devridir o devrin zeminidir evet şimdi bunu yaşıyoruz.
Mâturîdî'nin din şeriat ayırımı; diyanet-siyaset, din-hukuk, din-devlet ilişkileri açısından sağlıklı yorumlar yapmaya zemin teşkil edecek mahiyettedir. Peygamberlerin değişen şeriatları ve her şeriatın kendi içindeki neshi, şartlara göre hükümlerin değişebileceğini ortaya koyar. Nitekim 1868-1876 yılları arasında, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında